Akrep ile Kurbağa Masalı
Bir zamanlar, büyük bir nehrin kenarında yaşayan bir akrep varmış. Bu akrep, nehrin diğer tarafına geçmek istiyormuş ama yüzme bilmediği için bir türlü karşıya geçemiyormuş. Çaresiz bir şekilde nehir kenarında dolaşırken, sazların arasında güneşlenen bir kurbağa görmüş.
Hemen kurbağaya yaklaşmış ve yalvarmış:
“Kurbağa kardeş, lütfen bana yardım et! Yüzme bilmiyorum, beni sırtına alıp nehrin karşısına geçirir misin?”
Kurbağa bu teklifi duyunca biraz tedirgin olmuş. Çünkü akreplerin tehlikeli olduğunu ve zehirli olduklarını biliyormuş. Bu yüzden akrebe dönüp sormuş:
“Ama senin iğnen çok zehirli. Ya beni sokarsan? Sana nasıl güvenebilirim?”
Akrep hemen cevap vermiş:
“Kurbağa kardeş, beni yanlış anlama. Seni neden sokayım ki? Eğer seni sokarsam ikimiz de boğuluruz. Sana zarar vermek gibi bir niyetim yok. Lütfen bana güven!”
Kurbağa bir süre düşünmüş. Akrebin söyledikleri mantıklı gelmiş. “Haklı,” diye düşünmüş, “Eğer beni sokarsa kendisi de boğulur.” Sonunda, “Tamam, peki,” demiş. “Sırtıma çık, seni karşıya geçiririm.”
Akrep sevinçle kurbağanın sırtına tırmanmış. Kurbağa güçlü bacaklarıyla suyun üzerinde yüzmeye başlamış. Yolculuk güzel gidiyormuş. Ancak tam nehrin ortasına geldiklerinde akrep birden kuyruğunu kaldırmış ve zehirli iğnesiyle kurbağayı sokmuş!
Kurbağa büyük bir acıyla bağırmış:
“Ne yaptın sen? Sana yardım ettim, iyilik yaptım! iyiliğin karşılığı bu mu? Neden böyle bir şey yaptın?”
Akrep başını öne eğmiş ve üzgün bir sesle,
“Ne yapayım? Huyum böyle. Sokmadan duramıyorum,” demiş.
Bu söz üzerine kurbağa hemen suya daldı boğulmak üzere olan akrebe:
‒ Sen de benim kusuruma bakma, benim de huyum
suya dalmak.
Bu olaydan sonra hayvanlar arasında şu ders sıkça anlatılır olmuş:
“Kiminle yola çıktığını iyi seç. Bazı huylar değişmez.”