Şahin ile Kuzgun
Şahin ile Kuzgun Masalı
Bir derviş ormanlarda, kırlarda gezinir, doğada bulunan çeşit çeşit bitkilere, ağaçlara, her türden hayvanlara ibretle bakar, baktıkça da Allah-u Teala’nın yaratma kudretini tefekkür edermiş. Bir gün yine ormanda gezinirken ağzında bir parça et bulunan bir şahinin, öterek bir ağacın etrafında halkalar çizdiğini fark etmiş. “Hayırdır inşallah!” deyip şahinin hareketlerini izlemeye koyulmuş. Nitekim şahin bir müddet sonra ağacın üstünde bulunan bir kuş yuvasına konmuş.
Derviş merakla kuş yuvasının içinde ne olduğunu gözlemeye başlamış. Bir de bakmış ki yuvada gözleri kör, tüyleri dökülmüş bir kuzgun var! Şahin de bu miskin hayvanın yanına gelip ağzındaki eti kuzguna yedirmeye çalışıyor! Kuzgunun bu haline acımış derviş. Bir yandan da böyle bir kuşun rızkının yırtıcı bir kuş tarafından kendisine gönderilmesi dikkatini çekmiş. “Yarabbi!” demiş, “Ne büyüksün ki şu zavallı kuşun rızkını bir şahin eliyle gönderiyorsun!”
Daha sonra Allah’ın merhametinin ne denli büyük olduğunu düşünmüş. Derken bu manzaradan etkilenip aklına şöyle bir düşünce gelmiş. “Ben de gece gündüz Allah-u Teala’yı zikreden bir dervişim. O’na tam bir tevekkülle bağlıyım. Bir parça ekmek için ne diye zahmet çekeyim ki! Herhalde şu kuşun rızkını veren Yüce Yaratıcı, benim gibi bir kulunu da geri çevirmez, bana da ekmek aş verecek birini gönderir!” diye içinden geçirmiş. Oturup rızkını beklemeye başlamış. Ancak aradan birkaç gün geçtiği halde kimse bir şey getirmemiş, ekmek veren olmamış. Derviş artık açlıktan halsiz düşmüş, neredeyse ölecek duruma gelmiş.
Bu olay kendisine malum olan zamanın Peygamberi, İlahî emirle dervişin yanına gelmiş ve ona şöyle demiş: “Ey derviş! Senin bu tevekkül anlayışın çok yanlış. Tabi ki Allah-u Teala bîçare kör bir kuzguna yırtıcı şahin kuşu ile et gönderecek kadar rızık vericidir. Ancak senin gibi çalışmadan yiyecek bekleyen bir tembeli de açlıktan öldürecek kadar hikmet sahibidir.”
Peygamberin bu sözlerini duyan derviş, kendini toparlayıp tekrar ekmeğini kazanmanın yolunu tutmuş.
Yazar: Beydaba.