Uyumak İstemeyen Ayla ile Büyükanne
Bir akşam, güneş dağların arkasında batmış, gökyüzü yıldızlarla dolmuştu. Ayla yatağına gitmek istememişti. Anne babasının yanında oturup onlarla vakit geçirmek, onların yaptığı her şeyi yapmak istemişti. Ama annesi her zaman aynı şeyi söylermiş:
“Çocuklar erken yatmalı, çünkü büyümek ve sağlıklı kalmaları için çocukların uykuya ihtiyaçları var.”
Ayla bu sözlere çok üzülürmüş. “Ama neden? Ben de sizler gibi geç saate kadar uyanık kalmak isterdim,” diye düşünürmüş. Annesinin bu kuralını anlamakta zorlanırmış. Yine de mecburen yatağına girmiş ve istemeye istemeye uyumuş.
Sabah olunca güneş odasına dolmuş. Ayla gözlerini açmış ve mutfağa gitmiş. Orada büyükannesi ve büyükbabasını görünce çok sevinmiş! Onlar ziyaretlerine gelmişlerdi. Ayla mutluluktan yerinde duramazmış. Gün boyu büyükannesiyle ve büyükbabasıyla oynamış, onların getirdiği oyuncaklarla oynamış ve neşe içinde vakit geçirmiş.
Akşam yaklaşınca Ayla kendi kendine şöyle düşünmüş:
“Bugün misafirlerimiz var! Kesinlikle bu gece geç saate kadar uyanık kalmama izin verirler.”
Ama akşam yemeğinden sonra annesi yine aynı sözleri söylemiş:
“Ayla, hadi dişlerini fırçala ve yatağına git.”
Ayla bu sözleri duyunca çok üzülmüş. Gözleri dolmuş ve ağlamaya başlamış. Büyükannesinin yanına giderek ona sarılmış.
“Yatağıma gitmek istemiyorum! Seninle burada kalmak istiyorum,” demiş.
Büyükannesi onun gözyaşlarını silip gülümsemiş. “Peki, odana gelirim ve sana güzel bir hikaye anlatırım,” demiş.
Ayla bu teklifi kabul etmiş. Büyükannesiyle birlikte odasına gitmişler. Ayla yatağına uzanmış, büyükannesi de yanına oturmuş ve yumuşak bir sesle anlatmaya başlamış:
“Ben de senin yaşındayken tıpkı senin gibi geç saate kadar uyanık kalmak isterdim. Anneme ve babama sürekli ‘Lütfen, biraz daha kalabilir miyim?’ diye sorarmışım. Ama onlar her seferinde ‘Hayır, çocuklar erken yatmalı,’ dermiş. Bir gün annem bana bir fırsat vermişti ve ‘Bu gece geç saate kadar oturabilirsin,’ demişti. Çok sevinmiştim! Kendimi büyümüş ve yetişkinler gibi hissetmişim.
Gece boyunca onlarla oturmuş, televizyon izlemiş ve çok eğlendiğimi sanmıştım. Ama aslında gözlerim sürekli kapanıyormuş. Uykum gelmiş ama bunu onlara söylemek istememiştim. Sonunda yatağa girmiştim ve çok yorgundum.
Sabah olduğunda ise gözlerimi açmakta zorlanmıştım. O kadar geç uyanmıştım ki kahvaltıyı bile kaçırmıştım. Annem öğle yemeği hazırlarken ben hâlâ kahvaltı ediyordum. Gün boyu yorgun ve keyifsizdim. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Akşam olunca yemeğe bile iştahım kalmamış. O gün annemin neden erken yatmamı istediğini anlamıştım. Eğer çocuklar geç yatarsa sabah erken kalkamazlar ve bütün gün keyifsiz olurlarmış. Birkaç gün böyle devam ederse hasta bile olurlarmış.
O günden sonra erken yatmaya karar vermiştim. Annem de bana her gece güzel masallar anlatmış. O masalları rüyalarımda görüp sabah mutlu bir şekilde uyanırdım.”
Büyükannesinin bu hikayesini dinleyen Ayla derin bir nefes aldı ve büyükannesine sarıldı. “Sanırım anladım, büyükanne,” dedi. “Eğer erken yatarsam sabah mutlu uyanırım ve güzel bir gün geçiririm. Geç yatarsam keyfim kaçar ve huysuz olurum. Huysuz çocukları ise kimse sevmez!”
O gece Ayla kararını vermiş. Artık her gece erken yatacakmış. Bunu fark eden annesi, her akşam Ayla’nın yanına oturup ona güzel hikayeler anlatmaya başlamış. Ayla da bu hikayeleri rüyalarında görüp mutlu bir şekilde sabaha uyanmış.
Ve böylece Ayla, uykunun önemini öğrenmiş.