Keloğlan ile Kör Bakır
Keloğlan ile Kör Bakır
Bir varmış, bir yokmuş.Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, balıklar ağaçlarda yüzer iken, Keloğlan’ın mahallesinde Kör Bakır adında biri yaşarmış. Kör Bakır, pinti, huysuz, dedikoducu, düzenbaz, madrabaz, hokkabaz birisiymiş. Bencil mi bencil, nekesmi nekesmiş. Fitnede, fesatlıkta, fücurlukta ondan alası yokmuş.
Sürekli çocuklara bağırdığından, onları kovaladığından Çocuklar Kör Bakır’i hiç mi hiç sevmezlermiş. Onu ne zaman görseler hep beraber bağırırlarmış:
Bakır
Kulağı sağır
Kafası ağır..
Çocuklar bazen de,
Bakır hasta
Çorbası tasta
Mendili ipek
Kendisi köpek
Diye söylenirlermiş.
Kör Bakır kendisini kimsenin sevmediğini bildiğinden, insanlardan uzak durur, herkese kötülük etmek istermiş.
Günlerden bir gün, Keloğlan’ın her gün gelip geçtiği yola derin bir çukur kazmış. Çukurun üstüne de çalı çırpı, ot, çöpler koyup, kendi kendine “KELOĞLAN DÜŞSÜN, BELKİ BİR YERİ KIRILIR” diye söylenmiş.
Keloğlan bu, hiç tongaya basar mı? Yoldaki çalı çırpıyı görünce, bir gariplik olduğunu anlamış. Çukurun üstündeki çalılar kaldırmış, hemen yakınındaki yere Kör Bakır’ın bıraktığı gibi koymuş. Çukurun üstüne de ince bir tahta koyup üstünü toprakla örtüp Kör Bakır’ın oraya gelmesini beklemiş.
Kör Bakır, “Keloğlan’ın neden sesi çıkmıyor, şimdiye kadar imdat diye köyü ayağa kaldırması gerekirdi” diye kendi kendine söyleniyormuş. “Kim bilir, belki de çalıları, çırpıları doğru yerleştirmedim.” diye düşünmüş. Çukuru kontrol etmek için yaklaştığı gibi, kendisi kazdığı çukura düşmüş.
Keloğlan, gürültüyü duyunca hemen koşarak çukurun başına gelmiş, Kör Bakır’ı çukurdan çıkarmış. Başlamış Kör Bakır ile alay etmeye:
Seni saymam sayıya
Benzettim ormandaki ayıya
Kendi açtığın kuyuya
Düşersin de Kör Bakır
Kör Bakır, üzgün bir şekilde, oradan uzaklaşmış. Kendi kazdığı çukura düşmesini bir türlü hazmedememiş. Keloğlan’dan intikam almayı düşünmüş. Akşam olduğu gibi mezarlığa koşmuş, yeni defnedilen bir ölüyü alıp Keloğlan’ın evinin içine yerleştirmiş.
Sonra da kahvede, mahallede dolaşıp söylenmeye başlamış:
– Keloğlan katildir, bir adam öldürdü, ölüyü evinde saklıyor… Keloğlan Kör Bakır’ın bu oyununu bozmak için hemen dolabındaki takım elbiseyi çıkarıp ölüye giydirmiş. Eşeğe bindirip Kör Bakır’ın bostanına götürmüş. Ölünün ağzına bir sigara yakıp tutuşturmuş. Eşek de Kör Bakır’ın bostanındaki sebzeleri yemeye başlamış.
Kör Bakır’a hemen haber vermişler:
– Bir adam eşeği senin bostanın sürmüş, eşek sebzeleri yiyor, kendisi de eşeğe kurulmuş sigara tüttürüyor…
Mal delisi, pinti Kör Bakır deliye dönmüş. Sopayı eline alıp koşmuş, bir yandan da bağırıyormuş:
-Hey… Bostanımdan çık, sebzelerimi yedirme… eşeğini çek çabuk, sür git buradan diyormuş ama adam hiç oralı değilmiş.
Kör Bakır, adamın bu vurdumduymazlığına iyice bozulmuş. Yanına geldiği gibi sopayı var gücüyle adamın kafasına vurmuş. Sopa kırılmış, ölü eşekten düşmüş. O sırada keloğlan saklandığı yerden çıkıp gelmiş.
Bağırmaya başlamış:
– Koşun komşular, dostlar, Kör Bakır adamcağızı sopayla öldürdü demiş. Kör Bakır ölünün yanında çökmüş kalmış. Ne diyeceğini bilememiş. Keloğlan’ın sesine gelen komşuları yetişmişler. Bre adam iki kilo sebze için hiç adam öldürülür mü? diye Kör Bakır’a kızmışlar. Sonra tutup onu kadıya teslim etmişler.
Keloğlan yine söyleme başlamış:
SENİ SAYMAM SAYIYA: BENZETTİM MANKAFA AYIYA
KENDİ ETTİĞİN OYUNA GELİRSİN BE KÖR BAKIR
Kör Bakır yine kendi yaptığı oyununa geldiğini anlamış. Anlamış ama iş işten geçmiş. Kör Bakır gibi huysuz bir komşudan kurtulan köylüler, şenlikler yapmışlar. Yel vurdu, sel götürdü. Bir masal da burada bitti.
Tekerlemeler çok güzel. Anlatım akıcı.