Sakanın Eşeği Hikayesi
Sakanın Eşeği
Sakayı bilirsiniz çocuklar, evlere, çeşmelerden, derelerden su taşıyan kimselere saka denir. At bakıcısına ise seyis denir. Bir gün fakir bir saka, o sakanın da bir eşeği varmış. Zavallı eşeği çok zayıfmış. Sürekli yük taşımaktan artık sırtı yara bere içinde kalmış. Zavallı eşek yemeğe değil arpa, ot bile bulamıyormuş.
Padişahın atlarının bakımını yapan seyis ile saka eski dostlar imiş. Bir gün yolda giderken bu dostlar karşılaşmış.
Seyis;
– “Saka dostum, bu zavallı eşeğin hali ne böyle, neredeyse zayıflıktan ölecek.” demiş.
Saka yana yakıla anlatmış:
– “Sevgili dostum biliyorsun ki ben fakir bir insanım o sebeple bu zavallı hayvana bakamıyorum.” demiş.
Seyis:
– “Sen bu hayvanı bana ver birkaç gün padişahın ahırına bağlayayım ona padişahın atlarının yeminden vereyim, biraz düzelsin.” demiş.
Saka eşeği seve seve vermiş. Eşeği alıp padişahın ahırına getirmişler. Eşek ahırdaki temizliği bakımı atların halini görünce:
– “Yarabbi, demiş. Bu nasıl iş bu atlar senin yarattığın da ben senin yarattığın değil miyim benim halime bak, bunların durumuna bak, böyle olur mu?” demiş.
Aradan birkaç gün geçmeden savaş çıkmış. Ahırdaki atları çekip eğerlemişler. Savaş alanına yollamışlar. Günlerce süren savaştan sonra atlar döndüğünde her birinin vücudunda yüzlerce yara varmış birçok ok ucu hala vücutlarında duruyormuş.
Atların ayaklarınu bağlamışlar cerrahları getirmişler, başlamışlar atların orasını burasını yararak, ok parçalarını, mızrak uçlarını çıkarmaya. Bunu gören eşek, daha önce düşündüklerinden, söylediklerinden bin pişman olmuş. Haline şükretmiş..