Büyükannenin Sürprizi

büyükannenin sürprizi
Büyükanne’nin Sürprizleri

Büyükanne Gülistan her pazar sabahı torunlarını ziyarete gelirmiş. Her ziyaret aynı şekilde başlarmış:
Önce kapı zili çalarmış. Sonra Kerem merdivenlerden hoplaya zıplaya inermiş. Zeynep ise kapıyı açmaya koşarmış. Ve her seferinde, Büyükanne Gülistan’ın elleri dolu olurmuş.
Ama torunlar hiçbir zaman ne getireceğini bilemezmiş.

Bazen ihtiyaçları olan şeyleri getirirmiş — rengârenk çoraplar, kalemler ya da defterler. Bazen eğlencelik şeyler — sinema biletleri, minik bir robot ya da kocaman bir pelüş ayıcık. Bir seferinde uçurtma getirmiş, başka bir defasında da içinden ışık saçan bir gece lambası. Bir defasında ise mor renkte bir lolipop getirmiş. Lolipopu yiyen Zeynep ve Kerem’in dilleri gün boyu mor kalmış!

Bir pazar günü yine kapı zili çalmış. Kerem aşağı koşmuş, Zeynep kapıyı açmış.
“Canım torunlarım!” demiş Büyükanne Gülistan gülümseyerek.
“Bakın bakalım, bu sefer ne getirdim size!”

Çantasından minik bir ahşap kutu çıkarmış. Kutunun içinde renkli taşlarla oynanan bir zeka oyunu varmış. Hep birlikte akşama kadar oynamışlar, kahkahalarla ev dolmuş. Akşam olunca büyükanne torunlarını öpüp vedalaşmış. O giderken Kerem ile Zeynep, anne babalarının konuşmalarını duymuş.
Büyükanne Gülistan’ın doğum günü gelecek pazarmış. Aile büyük bir yemek hazırlayacak, özel bir pasta da yapacakmış.

“Büyükanne’nin doğum günü mü varmış?” demiş Zeynep şaşkınlıkla.
“Koca insanlar da doğum günü kutlar mıymış?”

“E kutluyorlarsa,” demiş Kerem, “bizim de hediye almamız lazım!”

Ama işte mesele buydu… Ne alabilirlerdi ki?

Zeynep, şal, çiçek, parfüm düşündü — ama Büyükanne’nin zaten dolap dolu şalı, koca bir gül bahçesi, bir de mis gibi Fransız parfümleri vardı. Kerem kitap, yastık, fotoğraf albümü, hatta bir flüt düşündü.
Ama hepsi zaten vardı. Ne alsalar boştu.

Bir hafta boyunca düşündüler, düşündüler… Matematik dersinde, teneffüste, yatağa girerken…
Hiçbir fikir gelmedi akıllarına. Pazar geldiğinde yine kapı zili çaldı. Ama bu kez Kerem merdivenlerden inmeye bile heves etmedi. Zeynep de kapıyı koşarak açmadı.

Büyükanne Gülistan her zamanki gibi neşeyle içeri girdi, torunlarına balon şeker ve tarçınlı kurabiye** uzattı. Çocuklar teşekkür etti ama sessizdi.

Yemek boyunca da ağızlarını bıçak açmadı. Sonunda büyükanne dayanamayıp sordu:
“Ne oldu size böyle, kuzucuklarım?”

“Büyükanne,” dedi Zeynep, “doğum günün için bir şey almak istedik…”
“…ama hiçbir şey aklımıza gelmedi,” diye tamamladı Kerem.

Büyükanne Gülistan gülümsedi, ikisini de kucağına aldı.
Sonra kulağına eğilip fısıldadı:

“Ah çocuklarım… Bilmez misiniz?
Benim için en güzel hediye zaten sizsiniz.”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir